Daha önce blog yazmanın bana kazandırdıklarından bahsederken yeni kariyer fırsatlarını da listeye dahil etmiştim.Gerçekten de yeteneklerinizi, meraklarınızı blogunuzda sergileyerek kariyer fırsatları yakalayabilmeniz mümkün.
Yakın zamanda tanıştığım bir arkadaşımın da kendi düşüncelerini yazdığı blogu sayesinde yeni kariyer fırsatları yakaladığını öğrenince kendisinden feyz almanız için onunla bir röportaj yapmak istedim.İlginizi çekeceğini düşünüyorum.
- Merhaba, öncelikle bize kendini tanıtır mısın? Hayat Kimdir? Eğitimi, kariyeri nedir?
Valla benim eğitimim aslında çok karışık diyebilirim. Oradan oraya yer değiştirerek geçti küçüklüğüm. Babamın mesleği dolayısıyla… (Emekli Büyükelçi kendisi şu anda). Ankara ve İsviçre’nin Cenevre kentinin çeşitli okullarında okudum. Tevfik Fikret Lisesi’nden tut, Ankara Fransız Konsolosluğunun okulu sonra Cenevre’de ‘Ecole Internationale de Geneve’… Lise bittikten sonra yine Cenevre’de 1 senelik bir ‘Uluslararası İlişkiler’ macerası, Webster University’de. Fakat çocukluğumdan beri kararım karardı, mutlaka medya ile ilgili bir şeyler yapacaktım. İnat ettim ve İstanbul’a dönüp ÖSS-ÖYS sınavlarını kazanarak Marmara Üniversitesi Radyo Tv Sinema bölümüne girdim. Henüz çıkmadım aslında yani diploma orada duruyor çünkü alttan birkaç dersim var. Biraz fazlaca uzatmaları oynadım, oyundan sıkılarak açıkçası soğudum ve uzaklaştım öğrencilikten. Birgün yeniden o motivasyon gelirse belki Af falan filan geri dönüp veririm o dersleri. Kariyerime gelince bir turizm şirketinde kısa dönem Müşteri İlişkileri bölümünde çalıştıktan sonra esas kendimi bulduğuma inandığım Cosmopolitan dergisine girdim. Orada çalıştığım iki yıl boyunca çok sayıda röportajlar yazıp yazılar yazdım, çeviriler yaptım. Şimdi ise hem medya galaksisi blogumla ilgileniyorum hem de Okan Bayülgen’in ekibinde On8Tv’deki yerimi almaya hazırlanıyorum. Bizim işlerimiz Eylül’de başlayacak.
- Medya Galaksisi isiminde bir blogun var.Bu blogu yazmaya nasıl ve ne zaman karar verdin?
Aslında 2010’dan beri bir blog açmak hep gündemimdeydi fakat bir türlü girişimde bulunmamıştım. 2011 yaz aylarında, kuzenimin büyük teknik ve manevi desteğiyle bir akşam medya galaksisi doğdu. Sormamışsın ama hemen söyleyim, medya galaksisi ismini de öyle uzun uzadıya düşünmedim. Bir anda spontane gelişti aslında herşey.
- Blog yazıların sayesinde Okan Bayülgen’in ekibine katıldın.Bize bu olayın gelişme sürecinden bahseder misin?
Okan Bayülgen zaten çok uzun süredir beni twitterdan takip ediyor. Blogumu da biliyordu. Daha sonra ise bir çekim vesilesiyle kendisiyle tanıştık, arka arkaya birkaç görüşmeyle ise sohbeti ilerlettik. Fakat ben bildiğiniz klasik CV göndermiş olmanın dışında işe girmek istediğime dair bir girişimde bulunmamıştım. Her şeyin bir yeri ve zamanı olduğuna inanırım. Birgün karar verdim, ‘başka bir şey deneyeceğim’ diyerek… Okan Bayülgen’e twitter üzerinden komik tatlı ‘Beni işe al’ tweetleri ve video/yazıları gönderdim. Hatta o hafta içinde sosyal medyadaki takipçilerimi ayağa kaldırdığımı söyleyebilirim. Sağolsunlar beni çok desteklediler. Okan beyin bana geri dönüşü ise çok kısa süre içinde oldu. Bir hafta en fazla on gün diyelim… Birgün stüdyoya programı izlemeye gittiğimde beni işe aldığını söyledi. Geçtiğimiz günlerde ise kendisiyle ciddi bir iş görüşmesi yaptık ve Eylül’den itibaren ben de On8 takımında yer alacağım.
- Okan Bayülgen ile birlikte önümüzdeki günlerde hangi proelerde, hangi görevlerde yer alacaksın?
Aslında biraz politik davranarak Okan beyle iş görüşmesinde neler konuştuğumuzu buradan aktarmasam ve hep birlikte yaşayarak görelim desem?:))) Fakat ben yazmayı seviyorum, programlarda yazı işlerinde mutlaka olacağım gibi… Sosyal medya ve halkla ilişkiler ayağında da bir şeyler olabilir. Fazla detaylara girmiyorum çünkü ben de yaşayarak öğreneceğim.
- Medya Galaksisi’nde sağlıktan güncel konulara, televizyon programlarından röportajlara kadar çok geniş bir içerik var.On8 Tv projesiyle birlikte sitede ne gibi değişiklikler olacak? Eskisi kadar vakit ayırabilecek misin?
Eskisi gibi vakit ayırabileceğimi pek sanmıyorum fakat yaşayıp görmeden de büyük konuşmayım. Ne gibi değişiklikler olacak? Bir defa artık ekipte olduğum için Okan Bayülgen’le ilgili yazı yazamayacağım. Bunu etik bulmadığım için kendisiyle ilgili son yazımı geçtiğimiz günlerde yazdım.
- Yazılarını Okan Bayülgen dışında pek çok ünlü kişini ve magazin gazetecileri de takip ediyor.Onlardan aldığın tepkiler nasıl ve twitterdan seni takip eden ünlüler kimler?
Twitterda 1700’den fazla takipçim olduğu için arada kaynayan ve beni takip edip de farkında olmadığım ünlü kişiler var mıdır acaba diyorum?:)) Fakat Okan Bayülgen dışında beni Emre Altuğ, Serdar Ortaç, Nil Burak, Ayşe Mine, Merih Ermakastar, Tolga Futacı, Aydan Kaya gibi sanatçılar takip ediyorlar. Televizyon dünyası hakkında en sıkı takip ettiğim site olan tvaktuel’in twitter hesabı da beni takip edenler arasında ve tabii ki bir sürü sevilen sanatçıların PR’ları, Okan Bayülgen’in ekibinin tamamına yakını, birkaç magazin sitesi takip ediyorlar… Ben Okan Bayülgen dışında bu güne dek en güzel geri dönüşümü Emre Altuğ’dan aldım. Kendisiyle hiç alakası olmayan bir sürü yazımı twitter hesabından paylaştı. Ciddi bir motivasyon kaynağı oldu benim için. Ayrıca yazılarımı paylaşması bakımından İskender Paydaş’ın da bana büyük desteği oldu bu güne dek… Bu vesileyle teşekkür ediyorum kendisine ve canım İnci Razaki’ye.
- Bu kadar özgün ve güncel blog yazmak için yazmaktan keyif almak ve motivasyonu üst seviyrede tutmak gerekir.Seni en çok motive eden şeyler neler?
Beni en çok motive edenler tabii ki güzel geri dönüşümler ve yazılarımın paylaşılması. Başka türlü ben evde kendi kendime de oturur yazardım. Bu açıdan yazılarım ne kadar çok retweet edilip paylaşılırsa o kadar daha motive oluyorum. Hele ki yüksek sayıda takipçisi olan kişiler tarafından Retweet alırsam… Gerçi yaz aylarında herkes bir tatil kafasında olduğundan eski trafiğim azaldı. Paylaşımlar da daha az olduğu gibi benim de yazı yazma enerjim azaldı. Hatta şu son günlerde blogu açtığımdan beri en düşük gittiğim dönemde olduğumu söyleyebilirim. Örneğin son on gündür yeni bir yazı giremedim ki bu benim için bir rekor oldu. Bir an önce toparlamak için kendime yeni bir motivasyon kaynağı bulmam şart! Kolay değil sahiden günceli yakalayabilip her gün aynı seviyede tansiyon düşürmeden yazabilmek…
- Sosyal medyaya hakkında ne düşünüyorsun? Twitter’da çok aktifsin ve çok sayıda kişi tarafından takip ediliyorsun.İnsanlar seni neden takip etmeli?
Şunu söylemem gerekir ki artık devir sosyal medya devri. Özellikle de twitterda bir şekilde olman şart mı şart! Yani örneğin şöhretli kişiler artık PR’larını daha ziyade sosyal medya üzerinden yapıyorlar. Orada aktif olan, kazanıyor… Olmayan ise daha geriden takip ediyor. Çünkü artık eskisi gibi gazeteleri açıp ‘Hangi sanatçı nerede konser veriyormuş, hangi gün falanca televizyon programına mı çıkıyormuş?’ diye okuma alışkanlığı kalmadı. Twitterdan paylaşılanlardan görüp duyuyoruz olanı biteni. Tüm sanatçılara şiddetle tavsiyem şudur ki, twitterda aktif olun! Çünkü sosyal medya tahmin bile ettiğinizden çok daha yoğun bir şekilde hayatımızı ele geçirmiş durumda. Dar bir çerçeveden, sadece sosyal medyanın PR desteğine verdiği katkıyı anlattım. Yoksa burada sosyal medya hakkında ne düşündüğümü tam olarak cevaplamaya kalksam sanırım sayfalar sürer. Sosyal medya üzerindeki ‘bana’ gelince… Evet twitterda aktifim ama bence çok sıkıcıyım. Çünkü neredeyse tamamen kendi yazılarımın linkini paylaşıyorum. Bu yüzden bir sürü unfollow yediğimi de biliyorum. Gündemdeki bazı konular hakkında tweetler atarım ama pek kimseye dalaşmam etmem. Reytingim yok! Özel hayatımı ise sıfıra yakın paylaşırım twitter üzerinden. Bir de gönüllü PR’lık yaparım gayet güzel… Sevdiğim kişilerin işlerini kendi takipçilerime duyurmaktan zevk alırım. Valla insanlar beni neden takip etsinler bilmiyorum… İsterlerse gayet sıkıcı olduğum için isterlerse de öylesine takip etsinler… Biraz takılıp vazgeçerler bence. Bu sıkıcılığıma bir an önce son vermeyi de düşünüyorum tabii önümüzdeki günlerde.
- Senin gibi güncel blog yazmak isteyenlere neler tavsiye edebilirsin?
Öncelikle özgün olmalarını tavsiye ederim. Çünkü çok sayıda kopyala yapıştır tarzında bloglar görüyorum. Sonra mutlaka sabırlı olmalılar. Çünkü blog öyle bir günde tanıtılıp sevdirilebilen bir alan değil. Okusunlar, araştırsınlar, kimler neleri takip ediyor, hangi konularda yazı yazmak gerekiyor, genel talepler neler falan bunların nabzını ölçebilmek de önemli. Gerisi kendiliğinden geliyor…
Son Söz
Hayat’ın bloguna göz atarsanız güncel konularda kendi düşüncelerini yazdığını göreceksiniz.Yazıları o kadar değer görmüş ki 2 milyona yakın takipçisi bulunan Okan Bayülgen tarafından tweetlenmiş.Sonuç olarak medya üzerine yazılar yazan Hayat, şuanda medya sektöründe çok büyük bir projenin içinde.
Siz de blogunuzu bir vitrin gibi kullanarak yeteneğinizi sergileyebilir, yeni fırsatlar yakalayabilirsiniz.Yeter ki kendiniz olun, dürüst olun, samimi olun.
Son olarak Hayat’a zaman ayırıp sorularımı yanıtladığı için teşekkür ediyorum ve yeni medya macerasında kendisine başarılar diliyorum.
Hiç yorum yok: